benimbilgi-sitem.tr.gg
bilgi - SİNOP
 

ANA SAYFA
FARELER VE İNSANLAR
FARELER VE İNSANLAR KİTAPLARI
SİNOP
HACİVAT KARAGÖZ
DEPREM NEDİR
İLETİŞİM

                                                                                                       SİNOP 
  
                                                                 SİNOP
Sinop, Karadeniz kıyı şeridinin kuzeye doğru sivrilerek uzanmış bulunan Boztepe yarımadası üzerinde kurulmuştur. Batı ve Doğu Karadeniz Bölgeleri arasında bir geçiş bölgesinde yer alan il toprakları 41, 2-43, 5 paralelleri ve 34, 5-35, 5 meridyenleri arasında bulunmaktadır.

Sinop 5.862 Km2”lik yüzölçümüyle Türkiye topraklarının % 8”ini kaplar. İl doğudan Samsun”un Alaçam, güneyden Samsun”un Vezirköprü, Çorum”un Osmancık, Kargı, Kastamonu”nun Taşköprü, batıdan Kastamonu”nun Taşköprü ve Çatalzeytin ilçeleriyle çevrilidir. 475 Km. uzunluğundaki sınırlarının 300 Km.si kara, 175 km.si denizdir.

İl olarak 8 ilçesi (Merkez ilçe hariç), 2 beldesi, 11 belediyesi ve 465 köyü bulunmaktadır.

İlin nüfusu 2007 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Verilerine göre 198.412 olup, aynı verilere göre İl Merkezinin nüfusu 34.755′dir. İlçeleri; Merkez, Ayancık, Boyabat, Dikmen, Durağan, Erfelek, Gerze, Saraydüzü, Türkeli”dir.

Şehrin kuzeybatısında Akliman, güneydoğusunda bulunan Hamsilos koyu, eski devirlerin barınak yerlerindendir.
Sinop

                                     
                    DİKMEN

Dikmen Tarihi 1990 yılında ilçe ve belediye olan Dikmen hakkında çok eski tarihlere ait bilgiye rastlanmamıştır. İlçe merkezinin yerleşim olarak seçilmesinin başlıca sebebi 1789 yılında hizmete giren ve yöre halkının buraya gelerek cuma namazı kılması için yapılan camidir. Bu nedenle eski adının Yeni Cuma olduğu belirlenmiştir. Daha sonra nahiye olduğu için çevrede bulunan köylerin uğrak yeri olmuştur. Geçmiş dönemlerden beri hayvancılık ve orman ürünleri, halkın önemli geçim kaynağı olmuştur

                       
                         DURAĞAN

Durağan Tarihi İlçe, adını kasabada bulunan ve 1265 yılında Selçuklu veziri Müinüddin Süleyman tarafından yaptırılan handan almaktadır. Han, uğrak ve dinlenme yeri olarak kullanılmış, yolcu ve halk dilinde bu sebeple hana "DURAKHAN" denilmiştir. Böylece yeni kasabanın adı, bu hana izafeten DURAKHAN, zaman içinde halk dilinde DURAĞAN şeklini almıştır.

                     
                        SARAYDÜZÜ

Saraydüzü Tarihi  Boyabat ilçesine bağlı bucak iken 20 Mayıs 1990 gün ve 20523 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3644 sayılı kanunla kurulan ilçemiz 26/07/1990 tarihinde fiilen faaliyete geçmiştir. İlçe merkezinin kurulu bulunduğu yerleşim yerinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Bucak merkezi iken Kızıloğlan adı daha sonra 1954 yılında Saraydüzü olarak değiştirilmiştir. Saraydüzü ilçesi engebesiz, düz bir arazi üzerine kurulmuştur. İlçenin köylerinde ve Vezirköprü yönlerinde tarihi eserlere rastlanılmaktadır.

                          
                      TÜRKELİ

Türkeli Tarihi İlçe, önce Rum Pontuslular'ın sonra Selçuklular'ın daha sonra İsfendiyaroğulları Beyliği'nin ve 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Sinop'u alması ile Osmanlı yönetiminin eline geçmiştir. İlk kurulduğu zamanki adı Yarna'dır. Daha sonra sahilde batan bir gemi kalıntısına istinaden Gemiyanı adını almıştır. Türklerin ormanlık olan yöreye yerleşmeleri ile Türklerin Yerleşim Yeri anlamına gelen Türkeli adını almıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ayancık ilçesine bağlı olan Türkeli 01/05/1957 yılında ilçe olmuştur.

                                              
GERZE

Gerze Tarihi Karadeniz Bölgesi'nin gezmeye görmeye değer, tarihi ve tabiat güzellikleri ile dolu olan Gerze ilçesi, antik çağlardan bu yana toplumlar tarafından yerleşme ve barınak yeri olarak seçilmiştir. MÖ. 1400 yıllarında Gaşgalılar (Gasgaslar) tarafından küçük bir köy olarak kurulan şirin sahil ilçesi Gerze, daha sonra Paflagonya Devleti'nin eline geçmiş, sırasıyla da Hitit, Frig, Kimmer, Lidya, Pers, Büyük İskender, Roma ve Bizans İmparatorluklarının egemenliğine girmiştir. 1214 yılında I.İzzettin Keykavus zamanında Selçuklu Devleti'nin hakimiyetine giren Gerze, bir ara Trabzon Rum İmparatorluğu'nun eline geçmiş, 1459 yılında da Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmıştır. Kayıtlardan ilçenin eski adının Zagora, Gürzühatun, Savetova, Argibete olduğu anlaşılmaktadır, bilindiği üzere Paflagonyalılar Kızılırmak'ın batı yöresine mızraklılar ülkesi anlamına gelen Gezonolit adını vermişlerdir. Gerze adının buradan geldiği sanılmaktadır. 13 Şubat 1956 yılında büyük bir yangın felaketi geçiren ilçe devlet tarafından yeniden imar edilerek modern bir ilçe haline getirilmiştir.

          AYANCIK

Ayancık İlçesinin tarihi ilk çağlara kadar uzanır. Ayancık ve çevresinde yaşayan ilk kavimler
Paflogonyalılar, Amazonlar, Akalar ve Dorlardır. İlk çağda Paflogonya Batı Karadeniz bölümünde Bitinya, Pontusya ve Galatya arasında kalan yerdir. Paflogonyalılar bu bölgede bilinen ilk yerli halktır. M.Ö. 1200 yıllarına kadar Etiler'e bağlı, onların korumaları altında yaşamışlardır.Ayancık ve çevresi 11. yüzyılın sonlarında ilk kez Danişmentoğullarının egemenliğine girmiştir. Bölge 1204'de Anadolu Selçuklularının, 1259'da Pervaneoğullarının, 1292'de [[Candaroğulları Beyliği<Candaroğullarının]] eline geçmiştir. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon seferine giderken Sinop ve çevresini Osmanlı Devletine bağlamıştır. Tanzimat Devrine kadar Ayancık ve çevresi Kastamonu'ya bağlı dört kadılıktan birinin yönetimi alanı içinde kalmıştır. Tanzimat ile başlayan, daha sonra devam eden yenileşme hareketleri sırasında Ayancık ve çevresinde ilçe yönetimi kurulması düşünülmüş, İlçe merkezi olarak da Ayandon kabul edilmiştir.

                                     ERFELEK

  
Erfelek Tarihi Erfelek, Karasu Çayı ile İşkembe Çayı'nın (Kınık Deresi) birleştiği yerde kurulmuş, Sinop'a bağlı bir ilçe merkezidir. Bugüne kadar sıra ile Cumayanı, Salavat, Karasu, Erfelek isimlerini almıştır. MÖ45 yıllarında Sinop'a 18 mil mesafeden su getirildiği, muazzam su yollarının yapıldığı yazılıdır. Bu su yollarının Erfelek'in Hasandere Köyü'nden geçtiği kalıntılardan anlaşılmaktadır. Erfelek İlçe Merkezi'nde önemli tarihi kalıntılar ve tarihi yerler yoktur. Köylerinde; Abdurrahmanpaşa'da "Uzun Türbe", Tekke'de "Sarı Tekke", Balıfakı'da "Fakı Türbesi", Sorkun'da "Halil Türbesi", Akçaçam'da "Aşık Hasan Türbesi", Kızılcaelma'da "Çile Türbesi", Yeniköy'de "Akpınar ve Kanlı Türbe" gibi türbeler mevcuttur. Uzun türbe ve Sari Tekke'de yılın belli günlerinde dualar yapılır ve pazar yerleri kurulur. Akçaçam'daki Aşık Hasan Türbesi'nde Sinop'ta yatırı bulunan Seyit Bilal Hazretleri'nin kardeşinin yattığı rivayet edilmektedir. Karasu'da ticaretin günden güne canlılık kazanması, kentin büyümesi, çevredeki ihtiyaçların çoğalması, idari iş ve ihtiyaçların gelişip güçlenmesiyle 01/04/1960'da ilçe olarak, adı da Erfelek diye değiştirilmiştir. Bu isim, kasabanın Güney Batısı'nda Kazmasökü civarında bulunan Erfelek ormanlarına izafeten verilmiştir. Erfelek ilçe olduktan sonra süratle gelişmiştir. 1977 yılı itibariyle, ilçenin tüm köylerine yaz aylarında taşıtların gidebileceği yollar yaptırılmıştır. 1988 yılı Kasım ayı itibariyle de ilçenin tüm köyleri ulusal elektrik şebekesine kavuşmuştur

                               BOYABAT   
     
                               

Boyabat Tarihi : İlçenin M.Ö. 600 yıllarında kurulduğu sanılmaktadır. Şehrin eski adı Germanikopolis'tir. İlçeyi ilk kuranların Gaşkalar olduğu tahmin edilmektedir. Boyabat, boy ve abat kelimelerinden meydana gelmiştir. Boy, uzunluk ya da kabile, soy, aşiret; abat, mağrur, imar edilmiş anlamına gelmektedir. Bir başka söylentiye göre de "uzun ova" anlamı verilir. Boyabat sırasıyla Gaşka, Hitit, Paflagonya, Lidya, Pers, Makedonya, Roma, Bizans egemenliklerine girmiştir. Boyabat yöresi Danişment hükümdarı Gümüş Tegin tarafından Türk İdaresine katılmış, Selçuklu, Candaroğulları dönemlerinden sonra nihayet 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı hakimiyetine girmiştir. İlçe, Osmanlı zamanında Kastamonu Sancağına bağlı bir kadılıktır. Tanzimat devrinde Boyabat nahiyeye çevrilmiş, 1868 yılında da kaza yapılmıştır. İlçede Osmanlı Devleti'nden kalma birçok eser vardır. Akmescit Camii, şu anda harebe halinde olan Çay Mahallesindeki Medrese, Daylı Türbesi, AşıklıTekke Türbesi, Büyük Cami, Bekir Paşa Su Kanalı vs. İlçe Cumhuriyet döneminde Sinop iline bağlı bir ilçe olurken gelişmesini de hızla sürdürmektedir.

                              TARİHİ GÜZELLİKLERİ

Sinop yıllardır tarhinde bir çok devlet ve uygarlık geçirmiştir bu yüzden tarihi yapıtlar bakımından oldukça zengindir. Aslında daha çok eser var..

Sinop Kale Surları : Eskiden Sinop'un etrafı kalelerle çevriliymiş kum kapı da bir kapı varmış ve şehir böyle korunuyormuş şimdi kaleler bazı yerlerde bakımsızlıktan biraz yıkılmış fakat güney liman tafındaki eski cezaevi bölümü ve civarı hala ihtişamını korumaktadır.. Kaleden bütün şehri izlemek mümkündür..

Ünlü gezgin Evliye Çelebi şöyle demiştir Kale düz bir yere kurulmuş olup iki tarafını dalgalar döver Kale dikdörtgen olur Ama Boztepe burnundan bakınca Sinop Kale Surları gemi şeklinde görülür....

Balatlar Kilisesi : 6. yüzyılda Bizazs a ait bir yapıttır. Çağının tipik mimari özelliklerini taşır. Giriş kısmında ve Tavanlarında boyalı grafikler vardır..Eskiden bunların çok olduğu söylenir fakat günümüzde bakımsız sahipsiz kaldığı için bu kadarı kalmıştır.. Görülmeye değer bir yerdir fakat bakımsız ve sahipsizdir..Sadece Liseli kız ve erkeklerin uğrak yeri olmuştur

Alaaddin Camii : Alaaddin Camii Selçuklu dönemine ait bir yapıdır  Sinop'un en büyük camisidir . Sinop'un fethinden  sonra 1214 yılında yapılmıştır. Rumların şehre yaptığı baskında büyük zarar görmüştür. Dikdörtgen olup hala ibadete açık güzel mihrabları olan bir camiimizdir..

Sinop Müzesi : Müze sinopun merkezi yeribdedir.Bahçesinden Şehitlik anıtı , Aynalı kadın türbesi ve Serapis Mabedi yer alır.. Müzede eski çağlardan kalma bir çok eser bulunmaktadır.Müzenin kendine has özelliklerinden biri  Bizans sanat üslübundaki zengin İkon koleksiyonu oluşudur  çeşitli boy ve ebatlarda altın yaldız ve boya ile yapılan 27 adet ikon vardır 

                               TARİHİ SİNOP CEZAEVİ
 
 Sinop kalesinin güneybatı ucunda kalan iç kale içinde yer alan 10.247 metrekare yüzölçümlü tarihi cezaevinin ilk kullanım tarihi 1568 olarak kayıtlara geçmiştir. Bir suhte ayaklanması ve bunu izleyen yağma olaylarından sonra, olaylara karışan iki suhte bu kaleye hapsedilmiştir. Cezaevini çevreleyen iç kale 11 adet burç ile desteklenmiştir. Burçların yükseldiği, denize hakim güney beden 32 m., surların yüksekliği ise 18 m.'dir. 3 m. kalınlığında olan surların üzerinde iç kaleyi bir uçtan bir uca kadar gezebilme imkanı veren yollar muhafızların gezi yolu olarak kullanılmıştır. Tarihi anlamda önemli olan cezaevinden Evliya Çelebi de ünlü seyahatnamesinde şöyle bahsetmiştir: "Sinop Mapushane-i kübrası aziym bir kalei kahhardır. Üçyüz demir kapısı, devler misali zalim gardiyanları, kollarını demir parmaklıklara dolamış, her birinin bıyığına on adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Kulelerinde jandarmalar ejder misali dolaşır, neüzi billah mahkum kaçırmak değil, kuş bile uçurtmazlar." Kale ile ilgili bazı dönemlere ait bilgilerin oldukça az olmasına rağmen cezaevinin, Tanzimat sonrası başlayan uluslaşma hareketleri ve bu kapsamda gelişen çarpışmalar sonrası yapılan tutuklamalarda kullanılmış olma olasılığı çok fazladır. Cezaevi bugünkü durumuna ise 1882 yılında getirilmiştir. Tersane ve zindan olarak kullanılan iç kalede günün ihtiyaçlarını karşılayacak bir şekilde cezaevi bölümü ve bir de tek kubbeli bir hamam yapılmıştır. Bina iki katlıdır. Geniş (U) şeklinde duvarları ve pencere kenarları kesme taştan yapılmış ve tüm cepheleri sık pencerelerle açılmış bir yapıdır. Sırtını batı duvarına vermiş ve avluya açık yapının 28 odası mevcuttur. Yakınında taş hamam bulunmakta ve özelliğini aynen korumaktadır.


                       SİNOP TÜRKÜLERİ 

TİN TİN TİNİMİNİ HANIM
Şeftali ağaçları
Tüylü çiçek başları
Yaktı yandırdı beni
Yarin hilal kaşları
Tin tin tini mini hanım
Seni sevîyor canım
Bahçelerde ibrîşah
Boyu uzun kendi şah
İki gönül bir olsa
Ayıramaz padişah
Nakarat
Bahçelerde kereviz
Biz kereviz yemeyiz
Bize Sinop'lu derler
Biz güzeli severiz
Nakarat      

      

EFE ALAYI
Tersaneden kalktıefe alayı
Millet bahçesinde verdik molayı
Aman Hakkı Reis nedîr kolayı
Balık pilakisi pek yaman kaçtı
Cımıldak cımıldak cıkmıldaka
Dalgaya bak kalkalım hey
Yüksek gaizonda yanar lambalar
Topal Süleyman söyler güzel kantolar
Tarakçnın Mustafa göbek çalkalar
Çifte naralan pek yaman kaçtı
Cımıldak cınuldak cımıldaka
Dalgaya bak Kalkalım hey.
Mercan balığına attık oltayı
Kefalı görünce geriye kaçtık
Palamut ağı içinde ateşler saçtı
Bu sene balıkçılık pek yaman kaçtı
Cınuldak cımıldak cımıldaka
Dalgaya bak kalkalım hey.

HELESA

Bismillah başlayalım
Ayvadalı taşlayalım Bu yıl burda kışlıyalım
Helesa Yelesa Heyemola yusa hop
Altımızda çürük minder
Altını üstüne dönder
Aman beyim bahşiş gönder
Nakarat
Aşağı hamamm yokuşu
Söküldü mestm dikişi
lllede koca karıların cümbüşü
Nakarat
Dal budarım dal budanm
Bahçede bülbül güderim
Sizleri heryerde methederim
Nakarat
Aşçımızın adı Tayyar
Bir kepçe kor iki sayar
Bununla gemici doyar
Nakarat
Gemi geldi duydunuzmu
Selam verim aldınızmı
Bu gemiyi tamdınızmı
Nakarat
Kaptanımız fener taşır
Uyuz olmaz durmaz kaşır
Tayfalanm hamsi taşır
Nakarat
Ince burundan geçerken
Sırmalı sancak açarken
Biz doldurup biz içerken
Nakarat
Bir genüm var çift direkli
Tayfası arslan yürekli
Filkası çifte yürekli
 

 AYANCIK EYMELERİ
Ayancık eymeleri
Beğenmem değmeleri
Yarim ceket diktirmiş
Ben olsam düğmeleri
Akyemiş kara yemiş (Nakarat)
Dalları yere değmîş
Güvey namaz kılarken
Gelin tavuğu yemiş
Bileğimde boncuklar
Nazardır nazara
İkimizi koysunlar
Bir daracık mezara Nakarat

SİNOP TÜRKÜSÜ
Bir gemim var aman salıverdim engine
Baş bezirgan damga vurmuş aman dengine
Şimdi rağbet aman güzel ile zengine
Ağlama kömür gözlüm,
Yoldan geldim aman yorgunum
Dün akşamdan Merikaya aman vurgunum
Bir gemim var aman adaya da yaslanır.
Yağmur yağar yelkenleri aman ıslanır
Bir gün olur aman deli gönül uslanır.
Ağlama kömür gözlüm
Yoldan geldim aman yorgunum                      
Dün akşamdan Merika'ya vurgunum


SİNOP'UN YÖRESEL YEMEKLERİ

KEŞKEK
Keşkek iki türlü pişirilir: Birincisi, ramazan ayında fırına verilir. İftara hazır yemektir. Zahmetsiz hazırlanır. İkincisi de düğünlerimizde büyük kazanlarda pişirilenidir. Bu çok zahmetlidir. Düğün keşkeğini herkes pişiremez, ustalık ister. Bu işi yapanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunlara “Keşkekçi” denir.
 HAMSİ İÇLİ TAVA 

Hamsiler ayıklanır, kılçıkları da çıkarılır. Diğer tarafta soğanlar kavrulur, pirinç eklenir ve pirinç de biraz kavrulur. Tuz, karabiber ve şeker de eklenerek üzerini kapatacak kadar su konularak pişirilir. Pilav suyunu çekince maydanoz, dereotu, nane konularak demlenmeye bırakılır. Sırtları unlanan hamsiler yağlanmış tavaya sırtları gelecek ve tavanın her yerini kapatacak şekilde dizilir. Dinlenmiş pilav bunun üzerine dökülür ve yerleştirilir. Kalan hamsiler pilavı tamamen kapatacak şekilde dizilir. Kısık ateşte çevire çevire pişirilir. Altı piştikten sonra ters yüz yapılarak üst tarafı pişirilir. 

NOKUL
Un,su,tuzkarışımıyla kulak memesi yumuşaklığında mayalı bir hamur yoğurulur. Orta büyüklükte pazılara bölünür, oklavayla açılır. Diğer tarafta ince doğranmış soğanlar yağla sararıncaya kadar kavrulur. Kıyma, karabiber ve tuzla içi hazırlanır. Açılan yufka yağlanır, üzerine hazırlanan içten bir miktar konup dağıtılır ve yufka içle birlikte rulo şeklinde yuvarlanır. Kızdırılmış ve yağlanmış tepsiye nokullar döşenir ve pişirilir. İç malzemesi olarak üzüm ceviz karışımı ya da süzme yoğurt da konulabilir.

TİRİT

Dinlendirilmiş hamur normal kalınlıkta yufka gibi açılır, sacda pişirilir. Hazırlanan yufkalar üçgen şeklinde kesilir. Pişmiş tavuk suyuna her bir tanesi ıslatılarak tepsiye dizilir. Eritilmiş tereyağı ve ceviz serpilir. Bütün katlar aynı şekilde yapılır. Yeteri kadar yapıldıktan sonra pişmiş tavuk tepsinin üzerine konur ve yenmeye hazırlanır.  
ZIBIDIK
Zıbıdıkların kök kısmı ayıklanarak bol suda yıkanır, haşlanır. Süzgeçten süzülür. Diğer yerde kavrulmuş yağ soğan izine haşlanmış zıbıdıklar ince ince doğranır, ilave edilir. Ayrıca yoğurt sarmısaklı da yapılır.
ALINTIDIR

 

 
Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol